
Seray Şahinler – Sanat tarihi yazımında ‘görmezden gelinen’ bir kadın sanatçıya daha zaman hakkını teslim etti… İzmir’de bir evin duvarında asılı duran Boğaziçi tablosu, Osmanlı’nın ilk kadın ressam kuşağından Sadullah Paşa’nın torunu Muide Esad’a ait çıktı. Diş hekimi Efe Erginer’in uzun soluklu mücadelesi sonucu hem Esad’ın tablosu tarihteki yerini aldı, hem bu benzersiz hikâye bir romanla taçlandı. Tablonun serüvenini Efe Erginer’den dinledik.
■ Her şey isimsiz bir tablo ile başlamış görünüyor, nasıl keşfettiniz Muide Esad’ı?
1966’da İzmir’den İstanbul’a geldik. 1971 yılında ben okulumu bitirdim, annem de 1972’de emekli oldu. İzmir’e kesin dönüşümüz öncesi annemin Üsküp’ten akrabası rahmetli Şair İdris Pura’ya veda ziyaretimiz sırasında kendileri bize iki tablo armağan etti. İzmir’e döndüğümüzde ikisini de salonumuzun en güzel yerine astık. Biri 31 x 21 cm. boyutunda cam içinde, çerçeveli sulu boyayı andıran bir manzara resmiydi. Diğeri 50 x 40 cm. tuval üzerine yağlı boya, empresyonist tarzda yapılmış bir göl kenarı görüntüsü, üzerinde “Bütünler” (diye okunan) bir imza vardı. Bu imzanın İzmir’de bir karşılığını bulamadık. Aradan yıllar geçti, bir gün yalnızken cam çerçeveli resmi elime alıp yakından bakmaya başladım. Sol alt köşesinde pek net olmasa da ‘Muide Esad’ imzasını okudum ve çok sevindim. Ardından bu imzayı İzmir’de araştırmaya başladım…

■ Tablodaki Muide Esad imzasını Hıfzı Topuz teşhis etmiş. Neler yaşandı?
İzmir’de “Çamlıca’nın Üç Gülü” romanını imzalamak için Remzi Kitabevi’ne gelen rahmetli Hıfzı Topuz Beyefendi ile tanıştık. Kitabın bir yerinde, 4 Aralık 1918’de İstanbul’da İlk Milli Kongre’yi düzenleyen Göz Doktoru Prof. Dr. Esad Paşa’nın Aksaray’daki köşküne İngilizler bir baskın düzenliyor. Bu baskında Esad Paşa’yı derdest ediyorlar. İngiliz askerleri köşkün kapılarını tekmeyle açıyor. Bu odalardan birinde bulunan Esad Paşa’nın lohusa kızı Muide avaz avaz bağırıyor. Kitabı elimden bıraktım, milyon bir ihtimal bile olamaz, ama belli olmaz. Bakarsın o Muide, bu Muide’dir. Hıfzı Bey’i aradım; “Muide Esad benim hısımımdır, kendisini tanırım, yaz ayları bizim Kartal’daki yazlık köşkümüze gelirdi, kendisi ressamdır, bir ay sonra İzmir’e geleceğim, orada resmi görmek isterim” dedi. Resmi görür görmez tanıdı. Kendisinde de bir tane resmi olduğunu söyledi. Ricam üzerine, beni kırmadı, resmin arkasına dolmakalemle, resmin Muide Esad’a ait olduğunu yazıp, imzaladı. Dünyalar benim oldu.
■ Muide Esad sanat tarihi yazımında yer almayan fakat varlığıyla resme özgün değer katmış biri. Bu tablonun varlığıyla da yeniden gündeme geldi. Nasıl biri Muide Esad?
Muide Esad, İstanbul Boğazı’nın en önemli yalılarından birinin sahibi olan Sadullah Paşa’nın torunu. Sadullah Paşa, Osmanlı Meclisi’nde Ticaret-Ziraat Nazırlığı yapmış. Soyu Hacı Bayram Veli’ye kadar dayanıyor. Kayıp ressamımız Muide Esad evliliği sonrası Kahire’ye yerleşiyor. O zamanların Kahire’si Paris’i aratmayacak sosyal ve sanatsal etkinliklere sahip. Bu bakımdan Muide Esad, Kahire’nin sanat yaşamına rahat uyum sağlıyor ve burada resim etkinliklerine katılıyor. Muide Esad, İstanbul’da en prestijli, ünlü ressamlara referans olan ‘Galatasaray Resim Sergileri’ne iki kez katılıyor. Ayrıca Güzel Sanatlar Birliği Resim Dergisi’nin düzenlediği ‘60. Yıl Resim Sergisi’ne (1916–1976), Ankara Resim Sergisi’nde (1923–1976) yer alıyor. Bugünün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde kaydı mevcut.
■ Bu heyecanlı keşfi bir romana dönüştürme fikri nasıl doğdu?
Muide Esad resmini romana dönüştürmem, içimin sızlamasından oldu. Böyle ünlü bir ailenin kızı, Akademi’nin ilk kadın ressamlarından olacak, Mısır’a gittiği için onu kimse tanımayacak. Dört bin sayfa edebi eser yazmış bir romancı olarak bu benim katlanabileceğim bir acı, kaldırabileceğim bir yük olmadığı için romanını yazdım.
‘Dileğim sergi olması’
■ Muide Esad hakkında yeni bir araştırmanız, keşfiniz olacak mı?
Bundan sonra Muide Hanım’a resim dünyasının, özellikle okulu Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin sahip çıkmasını, sahiplenilmesini istiyorum. Kaybolmuş eşsiz bir elmasın layık olduğu mevkiiye getirilmesini istiyorum. Mümkünse diğer resimlerine de erişilip, bir “Muide Esad Sergisi” açılmasını diliyorum.
Meşher’de yer almıştı
Muide Esad’a ait olduğu söylenen duralit üzerine yağlı boya olan bu isimsiz tablo (üstte), 2021’de Meşher’de düzenlenen “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” sergisinde gösterilmişti.
